(The Turkish Post) – AK Parti Genel Merkezi’nde büro çalışanı olan Kürşat Ayvatoğlu, 2021’de aracının içindeyken burnuna bir madde çekmiş ve bu anlar görüntülenmişti. Kokain çektiği iddia edilen Ayvatoğlu, savcılık ifadesinde, “Bu madde pudra şekeridir. Biz zaten arkadaş ortamında yabancı müzik dinlerken şaka, taklit amaçlı sanki uyuşturucu madde kullanıyormuşuz gibi yaparak eğleniyorduk” demişti.
Ayvatoğlu’nun ‘pudra şekeri’ Türkiye’nin gündemine oturdu. Kürşat Ayvatoğlu, 28 Mart 2021’de yaptığı açıklamada, “Ardından uyuşturucu batağına sürüklendi, içine çektikçe beni çekti, kendim olmaktan çıktığım bir dünyanın içinde savruldum” sözleriyle uyuşturucu itirafı yaptı.
Ortaya çıkan görüntüleri nedeniyle yargılanan AK Partili Ayvatoğlu, beraat etti. Kastamonu Belediyesinin eski çalışanlarından da olan Ayvatoğlu’nun da aralarında yer aldığı 5 sanık hakkında Ankara 33’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nce beraat kararı verildi.
AYVATOĞLU PUDRA İFADESİNİN ARDINDAN YAPTIĞI AÇIKLAMADA NELER DEMİŞTİ?
“Pudra şekeriydi” ifadesinin ardından büyük tepki gören Ayvatoğlu, sosyal medya hesabından şu açıklamayı yapmıştı:
“Tarafımdan yapılan tek resmi açıklama olup farklı hesaplardan yapılan açıklamalara itibar edilmemesini rica eder saygılar sunarım.
Babam vefat ettikten sonra ailemin daha fazla sorumluluğunu almak durumunda kaldım. Daha fazla güçlü görünürsem her kapının açılacağını düşündüm. Şimdi, çok yanlış olduğunu anladığım bu durumun içine sürüklendim. Daha fazla nüfuz sahibi olma, olduğundan farklı görünme çabasıyla gücün yanında görünme, hükümetteki güçlü insanlarla fotoğraf” vererek kendime yeni kapılar açma düşüncesi beni her gün başka bir yanlışa sürükledi. Oysaki insanın kendi çabası, kendi mücadelesi, kendine yetermiş.
Ardından uyuşturucu batağına sürüklendim, içine çektikçe beni çekti, kendim olmaktan çıktığım bir dünyanın içinde savruldum. Bundan kurtulmak için defalarca yardım istemeyi düşündüm ama rahmetli babam, canım anamı düşündükçe bir türlü kimseye bunu anlatamadım.
Şu anda herkes bana söylenmesi gerek bütün kötü sözleri söyledi. Belki daha da söyleyecek. Oysa ki benim durumumda yüzlerce genç var, birçoğu nüfuzlu ailelerin çocukları. Benim gibi yolunu şaşırmış, bu dünyanın içinde savrulup duran birçok genç var.
Acımasızca beni yerden yere vuran insanlar şunu bilmeliler ki, sizlerin de çocukları var, hayatta sizler nelerle karşılaşacaksınız bilmiyoruz. Canım anam bütün bu kötü günleri tek başına göğüslemeye çalışıyor. Bir anneye acımasızca söylediklerinizi tekrar düşünmenizi rica ediyorum. Evet keşke ben de en başta annemi, rahmetli babamı ve kendimi daha fazla düşünseydim. Keşke hayatımı geri alabilseydim, bunların içine düşmezdim. Çok üzgünüm, kendimi ölümün kıyısında hissediyorum. Her şey için çok pişmanım. Hayatımı geri alabilseydim keşke.
Lüks yaşantı görüntüme açıklama getirmem gerekirse, evet arkadaşlarımla ortak araba alıp satarak ve galericilerden gerçekleştirdiğim satış başına komisyon alarak hayatımı kazanıyordum. Aslında göstermeye çalıştığım gibi bir hayatım yok ama bunu da olduğumdan farklı görünme psikolojimle sürekli bu tür resimler yayınlayarak oluşturmaya çalıştım. Bu da bir özgüven sorunu, başka bir psikolojik sorun olduğunu şimdi daha iyi görüyorum.
Ticaret yapıyor olmama rağmen Ak Parti Genel Merkezde bir işim olursa siyasi büyüklere daha yakın olursam daha güçlü olurum düşüncesi ile orada işe girmek için bütün koşulları zorladım. Maddi olarak ihtiyaç duymama rağmen partim için orada olmak istedim. Bu düşünce tarzı beni daha büyük yanlışların içine sürükledi.
Bana verdiği bedene ve ruha bu kadar kötü şeyler yaptığım için önce Allahtan af diliyorum, babamın vefatından sonra omuzlarına dünyanın yükü binen ve benim yaşattıklarımla perişan olan, dünyasını başına geçirdiğim annemden, siyasi davasına kötü bir malzeme olup bütün kötü ifadelerin hedefi olan Ak partinin bütün mensuplarından ve bütün Türkiye’den özür diliyorum…”