(The Turkish Post) – İsrail, 7 Ekim’den bu yana Lübnan’daki Hizbullah hedeflerine en kapsamlı hava saldırısını başlattı. Güney Lübnan’daki hedeflerin yanı sıra, doğudaki Beka Vadisi ve Suriye sınırına yakın bölgeler de İsrail savaş uçaklarının hedefi oldu. Saldırılarda 356 kişi hayatını kaybetti, 1.000’den fazla kişi yaralandı.
Karar gazetesinin haberine göre, İsrail ordusu, Hizbullah’ın hafta sonu boyunca İsrail’e en az 150 roket ve füze fırlattığını duyurdu. Bu saldırıların bazıları, İsrail’in iç kesimlerine kadar ulaştı. Hayfa kenti yakınlarında bazı evler hasar görürken, binlerce İsrailli bomba sığınaklarına kaçtı.
HİZBULLAH’IN 120 BİN İLA 200 BİN ARASINDA ROKET VE FÜZESİ OLABİLİR
Hizbullah ile İsrail arasındaki gerginlik yeni değil. 1980’lerin başında kurulan Hizbullah, İsrail ile onlarca yıldır süregelen çatışmalar yaşıyor. Bu çatışmaların en büyüğü 2006’daki 34 günlük savaştı.
8 Ekim 2023’te, HAMAS’ın İsrail’e yönelik saldırısının ardından Hizbullah’ın Filistinlilerle dayanışma göstermek amacıyla İsrail mevzilerine ateş açmasıyla gerilim yeniden tırmandı.
O tarihten bu yana Hizbullah, İsrail’in kuzeyine ve Golan Tepeleri’ndeki askeri hedeflere 8 binden fazla roket ve füze fırlattı. Ayrıca zırhlı araçlara tanksavar füzeleri ateşledi ve insansız hava araçlarıyla saldırılar düzenledi.
Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’ne göre, Hizbullah’ın 120.000 ila 200.000 arasında roket ve füzesi olduğu tahmin ediliyor. Cephaneliğinde güdümsüz roketlerin yanı sıra uçaksavar ve gemisavar füzeler ile İsrail’in derinliklerine ulaşabilecek güdümlü füzelere de sahip olduğu düşünülüyor.
Hizbullah, cephaneliğinin kapsamını ve sahip olduğu füzelerin türlerini, bu silahlar kullanılmadığı sürece açıklamamayı tercih ediyor. Geçmişte yayımlanan birçok istihbarat raporuna göre, Hizbullah’ın silahlarının ana kaynağı İran ve bu silahlar, Irak ve Suriye üzerinden kara yoluyla örgüte ulaşıyor.
Bu silahlar arasında, İran’ın yeni nesil hassas tanksavar füzesi Elmas-3 de yer alıyor. Ayrıca Hizbullah, Burkan füzesini ve 2015’te Suriye’de öldürülen örgüt liderinin adını taşıyan Cihad Muğniye füzesini, ilk kez İsrail’e karşı kullanarak dikkat çekti.
Hamas’a kıyasla çok daha gelişmiş bir silah kapasitesine sahip olan Hizbullah, İsrail’e karşı bu avantajını kullanıyor.
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Hizbullah saldırılarına hava operasyonları, tank ve topçu ateşiyle misilleme yapıyor. İsrail askeri sözcüsü Tümamiral Daniel Hagari, Lübnan’a olası bir kara harekâtına dair sorulara, “İsrail’in kuzeyinden tahliye edilen halkın evlerine güvenle dönebilmesi için ne gerekiyorsa yapacağız” şeklinde yanıt verdi.
Hizbullah ve İsrail arasındaki gerginlik, doruk noktasına ulaşmışken, her iki taraf da “yeni bir döneme” adım attıklarını vurguluyor.
ABD VE FRANSA’NIN ARABULUCULUK ÇABALARI SONUÇSUZ KALDI
Gazeteci ve araştırmacı Çağatay Cebe, KARAR’a yaptığı değerlendirmede, İsrail-Hizbullah çatışmalarının tarihsel ve siyasi arka planını, İran’ın rolünü ve bölgedeki insanların maruz kaldığı etkileri anlattı.
Cebe, Kuzey İsrail’deki yerleşimlerden binlerce kişinin göç ettiğini ancak Tel Aviv gibi güneydeki bölgelerde hayatın normal seyrinde devam ettiğini söylüyor. ABD’nin özel elçisi Amos Holstein’ın, Hizbullah’ın roket saldırılarını durdurmak için çaba sarf ettiğini ancak bu çabaların başarılı olamadığını anlatan Cebe, ABD’nin İsrail’e Gazze operasyonu konusunda destek verirken, Lübnan’a aynı desteği sağlamadığına da dikkat çekti. Cebe, bu durumun İsrail’in kara harekâtı yerine yoğun bombardımana yönelmesine sebep olduğunu aktardı.
“7 Ekim’den bir gün sonra, yani 8 Ekim’de, Hizbullah Kuzey İsrail’e sürekli roket atmaya başlamıştı. Bu dönemde Kuzey İsrail’deki yerleşim yerlerinden insanlar peyderpey güneye ve Orta İsrail’e göç etti. Bazıları da İsrail’i terk etti. Hâlâ Kuzey’de kalan bir kesim olsa da binlerce kişi bölgeden ayrılmıştı.
İsrail’in en önemli özelliği, ülkesini ateş çemberinde dahi ‘normal’ bir şekilde bırakabilmesi. Tel Aviv’de insanlar plajda yüzebilirken, Kuzey İsrail’de insanlar resmen göçmen konumuna düşmüştü. Gazze’nin çevresindeki yerleşim birimlerinde dahi hayat normal seyrinde devam ederken, Kuzey’de tedirgin ve endişeli bir hava vardı.
Bu süreçte ABD’nin özel elçisi Amos Holstein, İsrail ile Lübnan arasında aracılık yapıyordu ve Hizbullah’ın roket atışlarını durdurmak için çok çaba sarf etmişti ancak başarılı olamadı. Fransızlar da müdahale etti ama Lübnan’ın eski istihbarat şefi Abbas İbrahim’den aldığım bilgiye göre, Fransızlar bu konuda hiçbir etkinlik sağlayamazdı ve gerçekten de öyle oldu. Macron, Fransızca video paylaşmakla yetindi; hiçbir etki yaratmadı. Amerikalılar da gerginliği durdurmak için defalarca girişimde bulundu ancak sonuç alamadılar. İsrail’in şu anda Lübnan’ı yoğun bir şekilde vurmasının sebebi, aylar önce ABD, Birleşmiş Milletler ve Lübnan’a Litani Nehri’nin kuzeyine Hizbullah’ın tamamen çekilmesi gerektiğini bildirmesiydi.”
LÜBNAN ORDUSU’NA ULUSLARARASI DESTEK
“Hizbullah üyeleri, bu bölgedeki köylü insanlardı ve bu insanlara evlerini terk etmeleri söyleniyordu. Ancak Hizbullah, bölgeye çekilmeye asla yanaşmadı. İsrail aylarca bu talebi tekrarladı; roketlerin güneyden ateşlenmemesi ve Lübnan’ı vurma mecburiyetinde kalmamak için baskı yaptı. Ancak Hizbullah, roket atışlarını durdurmalarının tek sebebinin İsrail’in Gazze’den çıkması olduğunu belirtti, bu da gerçekleşmedi.
ABD, İsrail’in Gazze operasyonuna büyük destek verirken, aynı desteği Lübnan için vermiyor. İsrail, karadan Lübnan’a girmekte zorlanıyor, çünkü bunun büyük bir külfeti var. Lübnan ordusu, ABD ve Katar tarafından destekleniyor. İngilizler de zırhlı araçlar gönderiyor. Lübnan’ın durumu her ne kadar Hizbullah tarafından kontrol edilse de, ABD ve Avrupa bu ülkeyi ateşe atmaktan çekiniyor. Bu nedenle İsrail, Lübnan’da kara harekâtı için yeterli desteği bulamayınca, yoğun bombardıman gerçekleştirmeye başladı.
İsrail askeri sözcüsü Daniel Hagari, bugün bir video paylaşarak, Güney Lübnan’daki binalarda Hizbullah’ın askeri yerleşkelerini gösterdi. Bu noktada İsrail, Güney Lübnan’daki askeri kapasiteyi yok etmek için yoğun bir operasyon başlatmış durumda. İnsanlar okullarını boşaltıyor, hastanelerde acil olmayan ameliyatlar durduruldu.”
İRAN’IN ROLÜ VE VEKİL GÜÇLER STRATEJİSİ
İran’ın İsrail’e yönelik stratejisinin doğrudan saldırı yerine vekil güçleri aracılığıyla baskı kurmak olduğunu vurgulayan Çağatay Cebe, İran’ın bölgesel bir savaşın yıkıcı sonuçlar doğuracağının farkında olduğunu belirtti:
“2006’da Lübnan’da ekonomik kriz yokken insanlar kuzeye göç edebiliyordu ama şu anda Lübnan, tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşıyor ve birçok insan kuzeye gidemiyor. Hatta bazı söylentilere göre, Güney Lübnanlı Hizbullahçılar Suriye’ye taşınmışlar, çünkü orada ev kiralamak daha ucuz. İsrail, Güney Lübnan’ı insansızlaştırmaya ve Hizbullah’ın roket kapasitesini yok etmeye çalışıyor.”