(The Turkish Post) – MERCAN BULUT
Günümüzün en yaygın sosyal mecraları arasında X (Twitter), Instagram ve Tiktok gibi ağlar yer alıyor. Yurtdışı kaynaklı mecraların takipçilerinin sayıları milyonları buluyor. Haliyle şirket her yeni kullanıcıda ciddi ekonomik gelir elde ederken, kullanıcıları da kendilerini takipçilerine kabul ettirmek için inanılmaz şeylere başvuruyor. Çünkü sosyal medya ağlarının takipçilerine paylaşımları ya da etkileşim oranına göre ödeme yapması da bunun oluşmasının temelinde yer alıyor.
GÜNDE ORTALAM 6-7 SAAT EKRAN BAŞINDA
Bugün özellikle Türkiye’de Instagram 7’den 70’e genç ve yaşlı her bireyin telefonda yüklü bulunuyor. Ortama bir bireyde 6 ile 7 saat arasında bu mecrada vakit geçiriyor. Aslında vakit öldürüyor dersek daha uygun olur. Çünkü sosyallik arayan bireyler arkadaşlarıyla ya da aileleriyle vakit geçirmek yerine sosyal mecralarda gezinmeyi tercih ediyor. Bu da haliyle gençleri içe dönük bir profile sürüklüyor.
Aslında son dönemde özellikle Instagram üzerindeki önemli bir tehlikeye parmak basmak istiyorum.
Paylaşım sitesinin temel amacı kullanıcılarının sosyal paylaşımlarının etkileşim ağını artırmak. Yani daha fazla kullanıcının, paylaşımları kullanarak beğeni sayılarını artırmak. Gelinen nokta itibariyle de bu amacına fazlasıyla ulaşmış durumda. Şimdi gelelim temel soruna. Gencinden yaşlısına, milyonlarca birey hayatının her anını fotoğraflayarak paylaşım ağına yüklüyor. Bunu yaparken de hiçbir mahremiyet ve gizlilik endişesi taşımıyor. Belki paylaşımın etki anında istediği sonuca varıyor ancak uzun vadede ciddi riskler taşıyor. Bunun birinci temeli mahremiyet ve gizlilik düşüncesi ortadan kalkıyor. Sizi tanımayan binlerce insan sizin adeta evinize giriyor ve sizinle birlikte saatlerce vakit geçiriyor. Giyiminizden yeme alışkanlığına kadar her türlü zevkinize ulaşıyor. Bu aslında yabancı istihbarat teşkilatları için bulunmaz bir mecra.
Çünkü zaman ve kaynak harcamadan başka bir ülkedeki insan topluluğu üzerinde çalışma yapıyor. Hatta kamu birimlerinde çalışan binlerce kişi ve ailesinin de tespit edilmesiyle birlikte bu ülkenin güvenliğini ilgilendiren bir duruma kadar evrilebiliyor. Yani bir ülkenin istihbarat, terör ve güvenlik bürokrasisinde çalışan kritik bir bürokratın ve ailesinin takibi ilerde ciddi riskleri içinde barındırabiliyor. Tabii ki riskin farkına varanlara… Bunu sadece eğlence görenlere de diyecek bir şey yok.
Gelelim şimdi temel soruna.
Son dönemde bazı kadınlar, kullanıcı ve etkileşimini artırmak için ciddi bir sorunun kapısını aralıyor. Bu nedir derseniz? Çocukların sosyal medyada yem ve aracı olarak kullanılması.
Özellikle takipçi sayısı 100 bini aşan bazı kadın hesapları hayatının bütün anını fotoğraflayarak ya da görüntüleyerek sosyal medya sitesine yüklüyor. Burada temel argümanlar ise tamamen çocuklar oluyor. Yeni doğan çocuklarından, yetişkinlerine kadar hepsinin mahremiyetini ayaklar altına alınarak takipçilerinin beğenisine sunuluyor. En fazla kullanılan ögeler ise tabii ki kız çocukları. Belki anlık itibariyle ciddi bir risk taşımasa da uzun vadede önemli sorunları barındırıyor bünyesinde.
Çocukların ve gençlerin özel hayatına dair ve mahremiyet taşıyan bazı konuların da paylaşım içinde olması riskin değerini artırıyor. Aslında anne ve babalar, paylaşım değerini artırmak, daha fazla kullanıcıya ulaşmak ve daha fazla gelir elde etmek için çocuklarını adeta kullanıyor. Hem de hiç çekinmeden. Hatta bir sosyal medya kullanıcı bir bayanın daha fazla beğeni almak ve takipçi sayısını düşürmemek adına her yıl hamile kaldığını açıklamasıysa sorunun büyüklüğünü gözler önüne seriyor. Aslında söz konusu bayan, sadece takipçi artırmak için hamile kalıyor. Ve bunu da çekinmeden söylemeyi cesaret sayıyor. Bazı takipçilerinden gelen tepkileri ise dikkate dahi almayı gerek görmüyor. Çünkü sosyal medya hastalığı bütün hayatını neredeyse kaplamış durumda.
Türkiye’de söz konusu uygulamalarla ilgili kamu kurumlarından henüz net bir adım gelmiş değil. Aslında kamu kurum ve kuruluşları özellikle çocukların mahremiyetiyle ilgili gerekli bütün tedbirleri almak zorunda. Aileler almasa dahi. Çünkü gözünü para ve şöhret hırsı bürümüş sosyal medya fenomenlerini engelleyecek tek şey ceza ve yaptırımlar gibi duruyor. Çocukların gelecekte başlarının ağrımaması adına daha fazla beklemeye gerek yok. Çünkü kötü niyetli sosyal medya ağlarına, çocukların özellikle de kızların görüntülerinin yansımaması gerekiyor. Bu konuda hazırlanan film ve belgeselleri düşündüğümüzde kazın ayağı hiç de küçümsenecek gibi değil maalesef.
Avrupa ise Türkiye’den daha duyarlı bu konuda bunu söylememiz gerekiyor. Neden mi?
Instagram, çocuk ve genç mahremiyetini ihlal ettiği gerekçesiyle The Irish Data Protection Commission tarafından 405 milyon Euro cezaya çarptırıldı. Bazı Avrupa ülkelerinde de özellikle çocukların mahremiyeti ve güvenliği konusunda ciddi adımlar atılıyor. Atılmaya da devam edecek gibi. Toplumların güvenliği mahremiyetin gizliliğinde saklı. Umarım Türk makamları da çocukların Instagram ve bazı sosyal medya mecralarında daha fazla istismar edilmesinin önüne geçer. Çünkü ailelerin uygulamalarına engel olacak tek yapı kamu kurum ve kuruluşları. Bunun için de acilen sosyal medya mecraları ve kullanıcıları takip altına alınmadı.
Geç kaldık demeden…