(The Turkish Post) – HÜSNÜ YUSUF TURABİÇ
‘Oteli olan polis müdürleri var. O otellerde fuhşun ötesinde… Öksüz kızları çalıştırıyorlar’. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ağzından çıkan bu sözler. Önü arkası okunmasa bir ihbar olarak değerlendirilebilir. Bir siyasi lider olarak toplumsal bir yaraya gündeme getirmesi olağan karşılanabilir.
Aslında söyledikleri başlı başına çok vahim. Ortalığın ayağa kalkması, bu sözlerin üzerine gidilmesi gerekirdi. Siyasetçisinden aydınına herkesin topa girmesi ve gündemin tek maddesi olması beklenirdi. Peki ne oldu? Bir iki cılız tepki… O kadar.
Adalet Bakanı Tunç ‘Elindekileri savcılığa versin…’ dedi. Olayın sadece hukuki boyutu yok ki. Sosyal, kültürel, toplumsal boyutları da var. Bu sadece yargıya bırakılmayacak kadar çok boyutlu bir sorun.
Siyasetin de söylemesi ve yapması gerekenler yok mu? Bu kadar vahim iddia karşısında bu kahredici sessizliği anlayabilmiş değilim. Hayır, siyasetin ve toplumun duyarlılığı bu denli zayıflamış olamaz. Toplumsal ve ahlaki dinamikler bu kadar uyuşmuş olamaz. Olmamalı.
Bu söz yutulmamalı, bu vahim ve ciddi iddia sessizlikle geçiştirilmemeli. ‘Fuhşun ötesinde öksüz kızları çalıştıran otel sahibi polis müdürleri…’ Aman Ya Rabbi…
Bir toplumun şok olması için daha ne olması gerekir? O sözlerin üzerinden 3 gün geçti. Tık yok. Siyasi yönü daha öne çıktı. Akşener’in amacı da siyasi mesaj vermekti.
Akşener ‘Bunlara karşı olduğumuz ve bunlara göz yummadığımız için İYİ Parti’ye psikolojik harp uyguluyorlar’ dedi. Bunlara kim karşı değil ki. İYİ Parti’nin göz yummadığını, ülkenin ana gündemi yaptığını da henüz görmedik. Hangi otel, hangi polis müdürü hakkında iddialarda bulundu, tartışma açtı? Ben anlayamadım. Bu cümlelerine açıklık getirmeli.
İYİ Parti’de işlerin iyi gitmediği doğru. Gün geçmiyor ki bir istifa haberi gelmesin. Partinin öne çıkan ekranlarda görünen isimleri teker teker koptu, ya da kopmakta. Dün Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır disiplin kuruluna sevk edildi, ardından hafta sonu istifa edeceğini açıkladı.
Genel seçimlerin üzerinden daha az zaman geçti. Bu kadar fazla ismin partiden ayrılması olağan değil elbette. En ağır seçim şokunu CHP yaşadı. Oradaki deprem genel başkanın değişimiyle sınırlı kaldı.
İYİ Parti kanamalı bir hasta gibi… Her gün kan kaybediyor. Buna hiçbir canlı organizma dayanamaz. Birileri İYİ Parti’nin içine el atmış olabilir. Milletvekili istifasının ardında başta partilerin veya siyasi odakların bulunması mümkün. Fakat parti yönetiminin bunları durdurabilecek yetenek ve becerisi olması lazım.
Görüş ayrılıklarının parti içinde çözülebilmesi gerekir. Her partide farklı düşünen, parti politikalarını onaylamayan milletvekili çıkabilir. Farklılık tek istifa nedeni olamaz.
Liderlik ‘parti içi sorunları yönetme’ becerisiyle de ölçülür. Akşener sadece genel başkan değil, lider de oldu. Acaba olmadı mı? Bu istifalar insana bunu düşündürüyor. Akşener’in ittifak yaklaşımı, yerel seçimlere tek başına girmek istemesi gibi politikalar istifa nedeni olamaz. Henüz seçimler için son sözler söylenmiş değil. Partilerin 5 ay sonraki seçimlere tek başına hazırlanması gayet doğal.
İttifak ve iş birliği stratejileri seçim sürecinin konusudur.
Ne Akşener’in istifaları ‘öksüz kızları çalıştıran otel sahibi polis müdürlerine göz yummamasına’ bağlaması ne de milletvekillerinin gördükleri lüzumun seçim stratejisinden kaynaklandığını açıklaması inandırıcı da değil ikna edici de.
Galiba İYİ Parti’de yönetim problemi var. Parti liderliği sorunları yönetmekte aciz kalıyor. Diğer unsurlar ikincil değerde. Akşener’in ‘Ama karşılarında rahmetli Teoman Koman’ın talebesi var’ sözü de bir yere oturmuyor.
Akşener psikolojik harbe karşı başarılı bir strateji mi geliştirdi? Koman paşalardan bir paşa… Olağanüstü özellikleri olan biri değil. MİT Müsteşarlığı olmasa adı bile hatırlanmaz.
Meral Akşener ismi bir umuttu, liderliğini yaptığı İYİ Parti’nin önü açıktı… Şimdi kardan adam gibi eriyor. Eğer iç sorunlarını çözemezse yarını olmaz.