(The Turkish Post) – Altın Portakal Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü alan Nur Sürer, ödülünü Yılmaz Güney’e ithaf etti. Bu açıklama sosyal medyada geniş yankı bulurken, Farah Zeynep Abdullah, Güney’e yönelik eleştirilerini yeniden gündeme taşıdı.
Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ‘Mukadderat’ filmindeki performansıyla ‘En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazanan Nur Sürer’in ödül töreninde yaptığı teşekkür konuşması sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Sürer, konuşmasında ödülünü Yılmaz Güney’e ithaf ederek, “Değersizleştirilmeye çalışılan en kıymetli ustamız Yılmaz Güney için alıyorum” dedi. Bu açıklama, geçen yıldan bu yana Yılmaz Güney’e yönelik eleştirileriyle bilinen oyuncu Farah Zeynep Abdullah’ın yeniden tepki göstermesine yol açtı.
Abdullah, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Ne Yılmaz Güney’i be” şeklinde bir ifadeyle Sürer’in açıklamalarına eleştirisini dile getirdi. Bu tepki, Abdullah’ın daha önceki Yılmaz Güney eleştirileriyle bağlantılı olarak yeniden gündeme geldi. Abdullah, daha önceki bir paylaşımında Güney’e yönelik sert ifadeler kullanmış ve bu durum sinema dünyasında büyük tartışmalara yol açmıştı.
YILMAZ GÜNEY HAKKINDAKİ TARTIŞMALARIN GEÇMİŞİ
Farah Zeynep Abdullah’ın Yılmaz Güney’i hedef alan eleştirileri, ünlü yazar Murathan Mungan’ın Güney’i ölüm yıldönümünde andığı bir mesaj sonrası gündeme gelmişti. Mungan, Yılmaz Güney’i ‘sinemamızın en iyi yürüyen erkeği’ olarak nitelendirmişti. Bunun üzerine Abdullah, Güney’in kadınlara yönelik şiddet geçmişine atıfta bulunarak eleştirilerde bulunmuştu. Bu paylaşım, sanat camiasından farklı tepkiler aldı ve ünlü piyanist Fazıl Say da Abdullah’a tepki gösteren isimler arasında yer aldı.
TEPKİLER VE SOSYAL MEDYADA DEVAM EDEN POLEMİK
Abdullah’ın Yılmaz Güney’e yönelik eleştirileri sosyal medyada geniş yankı uyandırırken, diğer sanatçılarla yaşadığı tartışmalar da dikkat çekti. Daha önce, ünlü sunucu Mehmet Ali Erbil’in ekrana dönüşüne de sert tepki göstermiş, bunun üzerine Kanal D tarafından kendisine yanıt verilmişti. Abdullah, sosyal medya platformu X üzerinden bu tartışmalarına devam ederken, kullandığı dil zaman zaman eleştirilere neden oluyor.
YILMAZ GÜNEY VE KADINLAR
Wikipedia’daki bilgilere göre Yılmaz Güney’in kadınlarla ilgisi şöyle: Yılmaz Güney, yazdığı bir öyküden dolayı 1960’lı yılların başında aldığı altı aylık sürgün cezasını Konya’da geçirirken orada Birten Ünal ismindeki bir kadınla tanıştı. Çok sevdiği için ona ‘Can’ ismiyle hitap eden Güney, Ünal’dan 1966 yılında evlilik dışı bir kız çocuk babası oldu ve kızına Elif adını verdi. O sıralarda Birten Ünal ile ilişkileri kopmaya başladı ve 1960 yılında Türkiye Güzeli seçilmiş olan Nebahat Çehre ile ilişkisi başladı. Çehre, Yılmaz ile evlenmek için önce çocuğunun doğmasını şart koştu. Doğumdan sonra, 1967 yılında Çehre ile nikâh masasına oturdu. Ancak Güney, kızının babasız büyümemesi için kızı ve annesi Birten Ünal ile de ilgilendi. Güney, Nebahat Çehre’den ayrılıp 1970’te Fatoş Güney’le evlendikten sonra da kızı Elif’le irtibatta kaldı.
Yılmaz Güney’in Nebahat Çehre ile 1967’de başlayan evliliği 1968’e kadar sürdü. Evliliklerinde ve öncesinde bazı şiddet vakaları mevcuttu. Güney 1968’de bir kavga sonrası arabasını Çehre’nin üzerine sürüp ona çarptı. Çehre’nin köprücük kemiği kırıldı ve başına dikiş atıldı, olaydan kısa bir süre sonra da boşandılar. Çehre, 2019 yılında konuk olduğu Şafak Yavuz’un Vizöründen adlı programda Güney ile ilişkisine dair detayları paylaştı, araba ile çarpma olayına da değindi. 2017 yapımı Çirkin Kral Efsanesi belgeselinde de olayı anlatan Çehre; Güney’in kendisinden özür dilediğini, özrünü kabul ettikten sonra da ilişkilerini bitirdiğini aktardı. Güney’in birçok filminde yapımcılık yapan Abdurrahman Keskiner ise 2011 yılında Hürriyet gazetesine verdiği röportajda olayı anlattı. Keskiner; Güney ile Çehre’nin bir gece kulübünde kavga ettiklerini, Çehre’nin kulübü terk ettiğini, Güney’in ise öfkeyle arabasına binip eşine çarptığını, daha sonra Çehre’nin dört gün kadar hastanede yattığını ve olaydan sonra da ilişkilerinin bittiğini belirtti. Temmuz 2024’te ise Abdurrahman Keskiner, gazeteci Ebru Dedeoğlu’na verdiği röportajda yine olaydan kısaca bahsedip Yılmaz’ın bir hafta hastanede Nebahat’in başında beklediğini, taburcu olduktan sonra da resmî olarak boşandıklarını söyledi.