(The Turkish Post) – Gençlere, Ahmet İyimaya’nın hayat hikâyesini araştırmalarını öneririm. Öğrenirlerse, rol model olarak benimseyecekleri bir adamın portresi ile karşılaşacaklar.
Onu politik kimliği ile bilenler eksik ve yanlış tanır, politikadaki İyimaya’nın yüzlerce katı bir insan yaşamıştır bu alemde. Geride kendisini hayırla yadeden benim gibi dostlar bırakmıştır.
Ele avuca sığmaz zekâsını bir nebze de olsa kavradığım, tanıdığım en akıllı insanlardan biriydi. Aynı zamanda politikada benzerine çok zor rastlayacağınız bir ahlâk abidesiydi.
Hüda-yı nabit bir hukuk alimiydi, bugünlerde otodidakt dedikleri türden, kendi kendini yetiştirmişti. Yoktan kendini var etmiş bir adam. Uzmanları hakkını teslim eder, mesleğinde çok iyiydi. Yargıtay’a İçtihadı Birleştirme Kararı değiştiren başka biri olmuş mudur, bilmiyorum. Hukukun dışında çok geniş bir ilgi alanı, inanılmaz bir kitap merakı ve çok zengin bir kütüphanesi vardı. Bir ara mükerrer kitapları ayıklamış, bilhassa Osmanlıca olanlardan bir kısmını zekât verir gibi bana vermişti, birden benim kütüphanem de zenginleşmişti.
Zaman zaman hayat hikâyesinden küçük anekdotlar dinleme fırsatım oldu. Filme çekilse çoğu kimse inanmaz.
Ankara Hukuk Fakültesini, tarihi boyunca birinci olarak, üstelik 10 tam puanla bitiren iki kişiden biriymiş. Bir hocası sehven düşük not vermiş. Evine kadar gidip, kağıdına tekrar baktırdığını ve hocasının özür dileyerek notunu düzeltmesini anlatmıştı. Bir efsane değil gerçektir. Hukuk Fakültesi öğrencisi iken, Hamamönü civarında müezzinlik yaptığı küçük bir caminin berbat bir odasında yaşamış ve dört yıl boyunca bir kere bile Kızılay’a gitmemiş. Hocaların ders kitaplarının dipnotlarında yer alan kitapları kütüphaneden bulup, sınavlara öyle hazırlanırmış. Sık sık da hocaların hatalarını düzeltirmiş.
AK PARTİ KAPATMA DAVASINDA SAVUNMAYI YAZDI
Amasya’da küçük bir Kafkas köyünde dünyaya gelmiş. Yalvar-yakar babası İmam Hatip’in orta kısmına yazdırmış. Kurban Bayramı için köye geldiğinde, kurbanlar kesilirken babası etrafa hava atmak için bir dua okumasını istemiş. “Birinci sınıfa başlayalı daha birkaç ay olmuştu, ben nerden bileyim kurban duasını” diye anlatmıştı. Okumasa babası okuldan alacak. Çaresiz Arapça dersinde öğrendiği vezinleri saymış, herkes “âmin” demiş, üstüne bir de aferin almış.
AK Parti kapatma davasında savunma onun kaleminden çıkmıştı. Ricasını kıramadım, bir bölümünü de ben yazmıştım.
İyimaya, sıfırdan başlayıp avukatlıktan zengin olan biriydi. Bol para getiren tazminat, miras ve gayrımenkul davalarına baktığı için hiç şüpheniz olmasın hepsi helal paradır. Karşılığında sıfır Mercedes hediye edilen bir kira-tahliye davasını anlatmıştı. Çözümü sadece hukukun sınırlarını oldukça aşan matematiğe dayalı pratik zekâya dayanıyordu. Fakülteden asistanlık teklif edilmiş, o avukatlıkta ilerlemeye karar vermiş. İlk davasını kendisi icat etmiş. Çankırı Kurşunlu’da, Çavındır köyünü geçerken tren devriliyor. Gidip köylülerden tek tek vekalet alıyor ve tazminat davası açıyor ve tabii kazanıyor.
İyimaya hakkında politikacılar hakkında yaygın kötü imajın tam tersini düşünmelisiniz. Politikadan tek kuruş çıkar elde etmemiştir, tersine cebinden cömertçe harcamıştır. Çok sayıda öğrenciye burs verdiğini, memleketi Amasya’da eser bıraktığını biliyorum. Tarihi bilir ve özellikle antikalardan çok iyi anlardı; sıfırdan kendini yaratmıştı ama görgüsüz değildi.
Yolsuzlukla mücadele konusunda önemli gayretleri oldu. Birlikte üzerinde çok çalışmıştık. Yolsuzlukların temel sebebi siyasetin finansmanıdır. Siyaset para demektir. Siyasi faaliyetleri finanse etmek için partiler organize yolsuzluk faaliyetlerine girişir. Bu faaliyetler bireysel yolsuzluklar için de yolu açar. Çare siyasî harcamaların denetlenmesidir. AB normları içinde bu konuda katı düzenlemeler var. Çözüm harcamaların şeffaflığı ve hesap verilebilirliktir. Bütün iktidarlar bu düzenlemelerden uzak durur. İyimaya çok uğraştı ama sonunda o da pes etti.
Hukuk basit bir kanun ve usul uzmanlığından ibaret değildir. Tarih, felsefe, sosyoloji, ekonomi bilmek ve karşılaştırmalar yapmak gerekir. İyimaya bilirdi. Meclis’te Adalet komisyonunu, Anayasa komisyonunu yönettiği sırada onun elinden çıkan kanunlar uygulanırken en küçük bir sorun bile yaşanmamıştır.
Yargı alemi üstün zekâlı bir hukukçusunu, siyaset alemi ahlâklı-düzgün bir politikacıyı kaybetti.
Türkiye’nin başı sağolsun.